Linetasarim JETFİKO

Yalova’da çevre sorunları giderek büyürken, duyarsızlık ve arsızlık da bir o kadar artıyor. Kesilen ağaçlar, atılan çöpler, yeşil alanların talan edilmesi, çarpık yapılaşma ve sahil işgalleri gibi çevre sorunlarının muhatabı sanki Yalovalı çevrecilermiş gibi, sosyal medyada slogan atmaktan başka bir yeteneği olmayanlar “Nerede bu çevreciler?” diye sesleniyor.

Buradan hatırlatayım: Öldüler. Toprak altında derin uykudalar. Sizler ise hâlâ toprak üstünde ...

Gönüllü çevreciliği, devletten ya da kurumlardan maaş alan çevrecilerle karıştıran cahil cühela bir kesim; bir fotoğraf çekip sosyal medyada paylaşarak çevrecilere çağrıda bulunuyor, kesilen ağaçlardan ya da atılan çöplerden dolayı da çevrecileri sorumlu tutuyor. “Nerede bu çevreciler?” diyorlar. İktidara ve yerel yönetimlere suskun kalanlar, bir avuç çevreciyi topa tutup hedef haline getiriyor.

Çünkü biliyorlar ki çevreciliğin kökünde hümanizm yatar. Çevreciler, çağdaş yaşam biçimini savunur; laik, demokratik hukuk ve sosyal devlete sahip çıkarlar. Önemli bir bölümü de sosyalist kimliğiyle öne çıkar. Bu yüzden çevreciler sadece çevre mücadelesi nedeniyle değil, aynı zamanda taşıdıkları kimlikler nedeniyle de bu kesimin hedefindedir.

Taş kalpli insanların kalpleri  de taş ocağı gibidir. Çevreciler hakkındaki düşünceleri bu yüzden örtüşür ...

Son günlerde Yalova'da Karaca Çay Bahçesindeki kesilen ağaçlar ve yapılan dolgu çalışmaları nedeniyle de, neredeyse çevreciler hedef haline getirildi. Oysa her insan aynı zamanda bir çevreci olmalı, yaşadığı bu kente sahip çıkmalıdır. Çevreci ne bir süpermandır nede elinde bir sihirli değnek vardır.  Her yurttaş, yurttaş olmanın getirdiği duyarlılıkla  çevre sorunlarına sahip çıkmalıdır. Ancak çok enterasandır,  burada da hedef çevreciler olmuştur. Özellikle sosyal medyada “Nerede bu çevreciler?” diye haykıranlara sesleniyorum:

Toprak altındalar. Sizlerin ve çocuklarınızın temiz bir coğrafyada yaşaması için yoğun stres altında kalp krizi geçirerek hayatlarını kaybettiler.

Son birkaç yılda, Yalova Platformu sözcüleri ve kurucuları olan Av. Zeki Öcal, Abdullah Yazıtaş, Arif Ekim ve Bora Yalçın, hayatlarını çevre mücadelesine adamış insanlardı. Her birinin muhalif kimlikleri vardı. Onlar, sizlerin ve çocuklarınızın daha temiz bir dünyada yaşaması için öldüler. İsteselerdi, bugün holdinglerin sözcüleri ya da kurumların başında yöneticiler olabilirlerdi. Bilgi ve birikimleri buna fazlasıyla yeterliydi.

“Nerede bu çevreciler?” diye soruyorsunuz. Teker teker ölüyoruz. Sağ kalanlar ise içeriye giriyor....

Sizlerin “gominist”, “anarşist” diye suçladığınız bu insanların ortak özelliklerinden biri de sendikacı olmalarıydı. Zeki Öcal, Abdullah Yazıtaş ve Arif Ekim, örgütlü toplumu savunarak Yalova’daki fabrikalarda işçilerin sendikalaşma mücadelesini yürütmüşlerdi. O dönemlerde fabrika çalışanları, üç asgari ücret düzeyinde maaş alır ve yılda altı ikramiye kazanırdı. O yıllarda da bu isimleri suçlayan, hatta düşman gören cahil kesim, onları “anarşist, gominist, sermaye düşmanı” diye yaftalıyordu. İşte o insanları suçlayanların çocukları, bugün aynı fabrikalarda taşeron işçisi olarak sefalet ücretine çalışıyor…

Geçtiğimiz yıllarda çevre mücadelesi veren Yalova Platformu sözcüleri, çevre düşmanlarına karşı sayısız dava açarak yürütmeyi durdurma kararları kazandılar. Fakat yine aynı kesim ortaya çıktı ve çevrecileri suçladı. Uğruna mücadele ettikleri kesimin hedefi haline gelen bu isimler, onurlu bir geçmiş bırakarak aramızdan ayrıldılar.

Çevreciler, siyasi kimlikleri ve duruşları nedeniyle soyutlanarak ötekileştirildi. Sadece ekolojik dengenin devamı için uğraşan insanlar sürekli suçlandı. En ilginç olan ise, çevre için kılını kıpırdatmayanların, kendilerini doğrudan etkileyen bir çevre sorunu yaşadıklarında hep bir ağızdan “Nerede bu çevreciler?” diye haykırmaları. Bir kez daha hatırlatayım: Öldüler. Toprak altında derin uykudalar. Sizler ise hâlâ toprak üstünde derin uykudasınız...

Çünkü bu ülkede iyiler kaybediyor, kötülük kazanıyor. Şimdi o kötüler, çocuklarına kötü bir çevre bırakıyorlar…

"NEREDE BU ÇEVRECİLER"DİYENLER. SİZLER YOKTUNUZ AMA ONLAR HEP ALANLARDAYDI