Karantina Günlerinde Kabus...

Karantina Günlerinde Kabus...

25 Nisan 2020 Cumartesi 15:55:32

15 Mart’tan bu yana karantina altındayım  Kendimizi evlerde izole ettik. Karantina günlerinde, TV’lerde kadrolu uzmanların koronavirüsle ilgili yaptıkları değerlendirmeleri izleyerek  günümüzün büyük bir bölümünü geçiriyoruz.  Karantinanın ilk haftalarında yaşadığımız korku ve yalnızlık duygularına zamanla alıştık. Bugünlerde  hepimiz yalnızız. İnsanlar çevresinden sevdiklerinden kopmuş durumda. Evlerimizin duvarları arasında sıkışıp kaldık. Bugünlerde yalnızlık konusunda şikayetler de giderek artıyor….

Oysa Yalnızlık Değerlidir….

Oysa bundan birkaç yıl önce, insanların yoğun olmadığı ıssız bir ada ya da bir köyde sevdikleriyle birlikte yaşama hayali çok yaygındı. Toplumun bazı kesimleri için de  erişilmez bir ütopyaydı. Varlıklı olanların bazıları varını yoğunu satarak ıssız bir yerde müstakil bir evde doğa içinde ekip biçerek yaşamayı tercih ederdi. Yaşanan şehir stresinden bıkan ve her şeyi geride bırakıp buralara gitmeye çalışan binlerce insanoğlu vardı. Ancak, gerek ekonomik nedenler gerekse bazı özel nedenlerden dolayı bu bir çok kişinin hayali olsa da bunu gerçekleştiremezdi.  Şimdi ise bu düşünceler bende de çok etkin ve egemen oldu. Çevremdeki insanlarda böyle düşünüyor. İnsanların yoğun olmadığı, daha açık bir ifadeyle insanlardan kaçarak doğa ile iç içe, ekip biçerek yaşama fikrine salgınla birlikte önümüzdeki aylarda daha da yakıcı bir talep olacağını bugünden görüyorum…

Sokaktaki İnsanları Zombi Olarak Görmek….

Daha önceki köşe yazımda da ifade ettiğim gibi, koronavirüs’ün ölümcül hedef kitlesi arasında bulunanlardan biriyim. 60 yaşındayım. Koah, yüksek tansiyon ve şeker hastasıyım. Bu nedenle de kendimi iyice izole etmekle birlikte haftalarca dışarı çıkmadım. Geçenlerde maske ve eldiven takarak,cebime de bir şişe dezenfektan alarak evimin etrafında bir tur atıp, eczaneye ilaçlarımı almaya gittim. Nasıl bir panik halinde olduğumu anlatamam. Kaldırımda yürüyen herkesi bana virüs bulaştıracak bir zombi gibi görmeye başladım. Üzerime doğru gelen bir kişi görünce kaldırım değiştirdim. Bırakın sosyal mesafeyi sokak değiştirdim...  .

Kabuslarla Uyanmak….

Karantina günlerinde evlere kapanıp, sağlıklı bilgi akışının alınmadığı dönemler sonrasında gün boyu süren  koronavirüs tartışmalarının da etkisiyle kabuslar görmeye başladım. Hem de ne kabus. Koronaya yakalanıp beni hastaneye götürdüklerinde solunum cihazı yokluğu nedeniyle göz göre göre ölüme terk edildiğimi görüyorum. Üstelik son nefes verişimi de çok net hatırlıyorum. İşte tam o an, kan ter içinde uyandığımda bunun bir rüya olduğunu anlayınca rahat bir nefes alıyorum. Tekrar gözlerimi kapattığımda ise gazetecilik refleksiyle bu sefer kabusumda beni solunum cihazına bağlamayan ve ölümüme neden olan görevliyi araştırıp bulmaya çalışıyorum. Ertesi gece de bu yönde araştırmalarım devam ediyor….

Durumun Vehameti Ortaya Çıkınca…

Bu kabusların öyle bir etkisinde kalmışım ki, bir sabah uyandığımda, Yalova’da ki bazı gazeteci arkadaşlarımı telefonla arayıp, koah, yüksek tansiyon ve şeker hastası olduğumu, eğer koronaya yakalanırsam bunun takipçisi olmalarını istediğimde, bu telefon görüşmeme tanık olan eşim, durumun vehametini anlayarak ertesi gün beni Samanlı Köyü'ndeki kaynanamın tek katlı bahçeli müstakil evine götürüyor. 5 hafta sonra ilk kez  parklarda bahçelerde özgür bir şekilde saatlerce  çocuk gibi geziyorum. Şimdi bu yazımı da Samanlı Köy'ünden yazıyorum. Eşim beni her sabah- akşam Samanlı’dan Kadıköy’deki taş fırına odun ekmeği almaya gönderiyor.

Ekmek Almak için 6 Kilometre Yürümek....

Yürümekten bu kadar çok keyif aldığımı hatırlamıyorum.Yürüdükçe mutluluk hormonu salgılıyorum. Her sabah ekmek almak için 6 kilometre yürüyorum. Akşam da aynı şekilde aynı yerden ekmek alıyorum. Böylelikle günde 15 kilometre Termal yolunda yürüyüş yapıyorum. Bu ara bir kaç kez Kadıköy Belediye Başkanı Mehmet Şahin’le yolda görev başında çalışmaları incelerken karşılaşıyorum. Üstelik makam şoförü yok, aracı da kendisi kullanıyor. Boşuna  "Atom Karınca" denilmiyor Mehmet Şahin’e. Bu ara Samanlı -Kadıköy arası yürüyüşlerde yol boyunca yapılan villaların sayısında önemli bir artışın olduğu gözüme çarpıyor. Genellikle bu villalarda kalanların Yalova dışından gelenler olduğunu görüyorum.Onlar da bu dönemi sessiz ve sakin buldukları için karantina günlerini bu güzergahlardaki villalarında geçirmeyi tercih etmişler....

Demem o ki; , son günlerde karantina günlerini " Ev Hapsi " olmaktan çıkardım. Ancak çok açık bir gerçek var. Artık, tüm alanlarda olanaklarımız daralacak. Yani farklı bir yaşam bekliyor bizi “korona günleri” sonrasında....

 

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!