CHP Yalova'da Delege Seçimleri...
CHP'de mahalle delege seçimleri öyle bir noktaya geldi ki, kazanan liste zafer naraları atıyor. Yalova’da yaşayan 330 bin kişiden yalnızca yüzde 2’sini ilgilendiren bu seçimler, yüzde 98’e de yansıtıldı. Parti içi kutuplaşma yaygınlaştı. Aslında bu tablo, iktidarın da görmek istediği bir sonuçtu. CHP'nin 16 belediye başkanı tutukluyken, diğerlerinin ne zaman gözaltına alınacağının belirsiz olduğu bir ortamda, liste savaşlarını kazananların zafer çığlıkları atması ne kadar doğru? Böyle bir partinin ilçe ya da il başkanı olsanız ne yazar...
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve 16 belediye başkanı ile yüzlerce yöneticisi tutuklu. Hafta sonu hangi belediye başkanının gözaltına alınacağı dahi bilinmiyor. Öte yandan 15 Eylül’de, CHP'nin 38. Olağan Kurultayı'nın iptali istemiyle açılan davanın Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülmesi bekleniyor. İşte böylesi bir ortamda CHP, kongre kararı alarak delege seçimlerini başlattı ve mevcut yönetimin kırmızı listesinin önde olduğu bir sürec yaşanıyor...
40 yıldır, gazeteci ve eski bir CHP yöneticisi olarak partinin tüm kongrelerini takip ettim. Bugüne kadar Yalova’da pek çok delege seçimine tanıklık ettim; delege seçildim. Ancak geçmiş seçimlerde bugünkü tabloya benzer bir örnek bulmak mümkün değil. Önceleri delege seçimleri yapılır, parti içinde duyurulur ve süreç sakin biçimde tamamlanırdı.
Oysa bugün Yalova’da yaşayan 330 bin kişiden yalnızca yüzde 2’sini ilgilendiren bu seçimler, geri kalan yüzde 98’e de yansıtılarak parti içi kutuplaştırılmaya dönüştürüldü...
Mahalle delege seçimleri öyle bir noktaya geldi ki, Kazanan listeler zafer naraları atıyor. Toplumsal kutuplaşmaya karşı çıkan CHP, kongre süreciyle birlikte kendi içinde kutuplaştı. Aslında bu tablo, iktidarın da görmek istediği bir sonuçtu.
Partisinin 17 belediye başkanı tutukluyken, diğerlerinin ne zaman gözaltına alınacağının belirsiz olduğu bir ortamda, liste savaşlarını kazananların zafer çığlıkları atması ne kadar doğru? Böyle bir partinin ilçe ya da il başkanı olmanın anlamı var mı?
Türkiye’nin pek çok ilinde delege seçimlerinde yaşanan kavgalar, kamuoyuna olumsuz yansıdı. En ağır olay ise Samsun’da yaşandı. Mahalle delege seçimlerinde saldırıya uğrayan delege adayı Ayhan Abdikoğlu, OMÜ Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yoğun bakıma kaldırıldı.
CHP'nin 38. Olağan Kurultayı’nın iptali istemiyle açılan dava sonuçlanmadan kongre kararı alınması, baştan yanlış bir tercihti. 15 Eylül’de dava görülmeden tamamlanacak delege seçimleri sürecinde yaşanan tartışmalar ve kavgalar, kamuoyunda CHP’yi zayıf düşürdü. Kongre zorunluysa da parti tüzüğünde de belirtildiği gibi, herkesin aday olabildiği "çarşaf liste"yöntemi uygulanmalıydı.
Ama öyle olmadı. Yalova’da listeler bile “Özel’i mi, Kılıçdaroğlu’nu mu temsil ediyor?” tartışmasına dönüştü. Renklerin kardeşliği yerine sosyal medyada linç kültürünü besleyen açıklamalar öne çıktı. Seçimler amacını aşıp bir demokratik rekabetten öte kutuplaşmaya dönüştü. Yapılan açıklamalar ve yorumlar da bu ayrışmayı derinleştirdi.
Oysa delege seçimleri; kavga, kırgınlık ya da ayrışma alanı değil, ortak aklın ve dayanışmanın sınandığı bir demokrasi pratiği olmalıydı. Çünkü, CHP’nin ne zamanı ne de enerjisi, koltuk hesapları ve kişisel hırslar uğruna heba edilecek kadar değersizdir. Bugün yaşanan tablo, ne yazikki; parti içi demokrasinin değil, hizipleşmenin zaferidir. Kişisel ikballer uğruna yaratılan bu gerginlikler, CHP’yi halkın gözünde yıprattığını unutmamak gerekir...
1 Yorum
Fikri ulubay
24.08.2025 11:40:27
Çok güzel anlatmışsın Faruk.